Haberler

Gazimağusa'nın Tarihi

Gazimağusa'nın Tarihi

Kıbrıs kentlerinin tarihleri çok eski dönemlere dek gider. Yer sarsıntıları ya da istilalarla yıkılan, yakılan ve geriye sadece izleri kalan Salamis, Curium, Amathus, Lapithos gibi kentlerin yanısıra varlıklarını bazan parlak günler yaşayarak bazan da önemini yitirerek sürdüren kentler de vardır.

Mağusa’nın MÖ 3’üncü yüzyılda Ptolemus krallarından Philadelphus tarafından kurulduğu ve kralın yeni kente kızkardeşi Arsinoe’nin adını verdiği söylenir. Salamis’in MS 648’de Araplar tarafından yakılıp yıkılması üzerine oradan göçen halkla büyüyen kent küçük bir liman kentine dönüşmüştür. Kentin adının da bu dönemde, Arapların bulamaması umuduyla “Kumda saklı” anlamında “Ammohostos” olarak değiştirildiği bilinmektedir.

Lüzinyanlar Döneminde (1192-1489) ise Mağusa adanın Lefkoşa’dan sonra ikinci kenti durumuna yükselmiş ve Frenklerin diliyle “Famagusta” diye tanınmaya başlamıştır. Batı Hristiyanlığının Ortadoğu’da ellerinde tutabildikleri son yer olan Akka’nın 1291’de İslâmlarca zaptedilmesi üzerine birçok Frenk soylusu ve işadamının Kıbrıs’a gelmesine izin verilmiş ve bunlar Mağusa’ya yerleşerek kenti işlek bir liman ve ticaret merkezi haline getirmişlerdir. Doğu ülkelerinden Suriye kıyılarına getirilen birçok kıymetli ticari eşya Mağusalı tüccarlar tarafından Mağusa üzerinden Avrupa’ya sevkedilmeye başlanmış ve böylece kent Doğu-Batı ticaretinde bir transit merkezi, antrepo olarak büyük rol oynamıştır. Tümü de yabancı olan bu tüccarlar -ki içlerinde Süryani, Nasturi, Ermeni v.b. gibi Doğulu Hristiyanlar da vardı.- Kıbrıs ürünlerini de Avrupa’ya veya İslâm ülkelerine sevkediyorlardı. İhraç edilen Kıbrıs ürünleri, ipek, arpa, tuz, amyanttan tutun da “ambelebulya” turşusuna dek türlü türlü çeşitleri kapsıyordu. Bu canlı ticari etkinlik Mağusa tüccar ve gemi sahiplerinin devasa servet sahibi olmalarına, yabancıların hayretini uyandıracak derecede lüks içinde, görkemli bir yaşam sürmelerine vesile olacaktı. Bu tüccarların yalnızca bir seferden elde ettikleri karın bir bölümüyle bir kilise inşa etmeyi adet haline getirdikleri ve bu yüzden kentte kısa sürede 365 kilise yaptırıldığını eski kaynaklar yazar.

Bugün şehirde hala mevcut olan farklı stildeki birçok kilise, bu tüccarlar tarafından inşa ettirilmişti. İnsanların zenginliği de yaptırdıkları kiliselerle ölçüldüğünden, Suriçi, “Kiliseler Mahallesi” durumuna gelmişti. Aynı zamanda bu zenginlik yaşadıkları mekanları da etkilemişti. Lüzinyan döneminde yerleşim ise zengin insanların sosyal yaşamlarına yer veren Lüzinyan Sarayı, Katedral, meydan ve liman’ı odak noktası alarak gelişmişti. 1291-1300 arasındaki yıllar Mağusa’nın altın dönemidir.

Bize katılın, emlak ofisinizi ekleyin! kazancını katlayan binlerce kurumsal üyemizden biri olun.

Daha çok kazanmayı hayal edip üye olan binlerce kurumsal iş ortağımızın hayali gerçek oldu. Siz de şimdi onlardan biri olun. Bilgi almak için bizi arayabilirsiniz.

Kurumsal Üye Ol +90 533 877 15 14

Bilgilerinizi girin, sizi arayalım!